İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | unite in (someone or something) f. | (birinde/bir şeyde) birleşmek | ||
The calamitous division of Europe is being overcome, and Europe is being united in peace and freedom. Avrupa'nın felaket getiren bölünmüşlüğü aşılıyor ve Avrupa barış ve özgürlük içinde birleşiyor. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | unite in (someone or something) f. | (birinde/bir şeyde) birlik olmak | ||
Öbek Fiiller | unite in (someone or something) f. | (birinde/bir şeyde) bir araya gelmek | ||
Öbek Fiiller | unite in (someone or something) f. | (birilerini/bir şeyleri) bir şeyde birleştirmek | ||
Öbek Fiiller | unite in (someone or something) f. | (birilerini/bir şeyleri) bir birlik altında bir araya getirmek | ||
Öbek Fiiller | unite in (someone or something) f. | (birilerini/bir şeyleri) bir ortaklıkta bir araya getirmek/birleştirmek |